Çocuk kitapları beni büyüledi ve bu büyünün bir parçası olmak istedim.



Dünyaca ünlü sanatçı Suzy Lee, özellikle çocuk kitapları için yaptığı büyüleyici sulu boya ve karakalem çizimleriyle tanınıyor. Gerçeklik ile hayal arasında gidip gelen müthiş sessiz kitaplarıyla sadece çocukların değil yetişkinlerin de hayranlık duyduğu Lee, sorularımızı cevapladı.


Dünyanın en ünlü çizerlerinden birisiniz. Çocuk kitapları resimleme fikri ve isteği nasıl ortaya çıktı?

Üniversitede resim okudum. Genç bir ressam olarak aynı zamanda para kazanmak için freelance illüstratörlük yapıyordum. Kitaplarla da ilgileniyordum ve bir gün hocamın kitaplığında bazı ressamların kitaplarını görme şansım oldu. Bunların içine daldığımda, çocuk kitapları dünyasını taptaze gözlerle yeniden keşfedebildim. Resimli çocuk kitapları tam bana göreydi - basitler ama aynı zamanda hayatın özüne varıyorlar; parlaklar ama birçok katman ve tonları var. Hepsi değerli sanat eserleri ama tüm kitapçılarda makul fiyatlara bulabiliyorsunuz. Çocuk kitapları beni büyüledi ve bu büyünün bir parçası olmak istedim.

Kitapların ortasına denk gelen dikiş çizgisinin çizimleri bölmesinden duyduğunuz rahatsızlığın, çalışmalarınızda size yön verdiğini duymuştuk. Bunu bir kez de sizden dinleyebilir miyiz?


Alice in Wonderland’i yaptıktan sonra kitapların ortasındaki çukura ilgi duymaya başladım. Lewis Carroll’un orijinal eserindeki meşhur Tweedledum ve Tweedledee karakterlerini, kendi Alice kitabımda ayrı ayrı iki sayfaya yerleştirdim; sol sayfadaki Tweedledee, karşı sayfadaki Tweedledum’un bir ayna yansıması gibi görünüyor. Bu çukur zaten orda varsa niçin bilinçli bir şekilde, hikâyenin bir parçası olarak kullanmayayım ki diye düşündüm. Ortada çukurla, bir taraf gerçek dünyayı, diğer ise yansıyan dünyayı temsil edebilir. Bu konsepti kullanarak çok basit bir kitap yapmaya çalıştım ve böylece Mirror (Ayna) ortaya çıktı. Bu fikir Wave (Dalga) ile geri döndü. Wave, bir kızın sahilde geçirdiği eğlenceli bir günü anlatıyor. Sayfanın diğer tarafında neler olup bittiği hakkında inanılmaz bir meraka düşüyor ve fantezi/gerçek sınırını geçiyor; diğer tarafa. Bu ‘sınır’ çok ilginç bir kelime, bence fantezi ve gerçek ilişkisine çok yakışıyor. Çünkü çocuklar sürekli bu sınırda yaşıyor ve aslında sanatçılar da öyle... Kitabın ortasındaki çukur hem fiziksel hem de mecazi önem taşıyor. Mirror (Ayna) dikey, uzun ve yana açılıyor. Dalga yatay ve aynı şekilde yana açılıyor. Üçüncü kitap tıpkı Dalga gibi yatay ama bu kez aşağıdan yukarı açılıyor. Shadow (Gölge) bu sınır üçlemesini tamamlıyor.

Çizimlerinizi en çok hangi teknikle yapıyor ve karakterlerinizi oluştururken neye dikkat ediyorsunuz?


Genel olarak karakalem ve akrilik çalışmayı seviyorum ama kitaba en uygun malzeme ve metot neyse onu kullanıyorum. Ayna’da ana karakterin duygusunu ve hareketlerini vurgulamak için çok kenarlı kâğıtta minimal çizgi kullandım. Gölge’de, gölgelerin düz yüzeyliğini göstermek için stensil ve lake sprey kullandım. Fondaki manzaralar, karakterler ve objelerin hepsi kitabın konseptini net bir şekilde göstermek için orada. Renklerin minimal kullanımı da bilinçli ve renkler hep hikâyenin parçası.

Resimlediğiniz kitaplar içinde sizin için en özeli hangisi?


Bu ilginç bir soru. Yaptığım her kitap, projeyi yaptığım o dönemde ilgi duyduğum bir şeyi yansıtıyor. Hayalini kurduğum kitapların uzun bir dilek listesi var - bu liste konu etmek istediğim temaları da içeriyor ama bazen de sadece ilerde kullanmak istediğim bir teknik ya da malzemeden ibaret. Mesela, hep renkli kâğıtların olduğu bir kitap yapmak istedim, bir de farklı boyutta kâğıtlardan oluşan bir kitap... Aç Bu Küçük Kitabı (Open This Little Book) için çizmem istendiğinde, dilek listemle çok iyi uyuştuğunu düşündüm. Nitekim, bu çok klişe gelecek belki, ama her kitap benim için çok özel!

Sessiz kitaplar size ne hissettiriyor? Bunları özellikle tercih etmenizin nedeni nedir?


Bazı hikâyelerin kelimesiz daha iyi anlatılabileceğine inanıyorum. Mesela Ayna’da yazı olsaydı, tamamen bambaşka olurdu. Okunacak bir metin olmadığı zaman, okur görsel işaretlerden anlatılanı çözmeye çalışıyor. Hikâyenin yansıyan yüzeyle ilgili olduğu konusunda herhangi bir ipucu yok, ama diğer sayfada aynı imajı gördüğün anda, anlıyorsun aynaya baktığını. İşte görsel anlatım okuyucuya bu tanıma ve sürpriz anını yaşatabiliyor. Bir de, Ayna’da ana karakterin kim olduğuyla ilgili bir açıklama yok. Veya niçin bu koskocaman aynaya baktığıyla ilgili de... Ama bu durumda okur gizem ve muğlaklığı seviyor, bazen de hikâyeye yakışabilecek bağlamlar yaratıyor. Genelde çocuklar hikâyenin içine direkt atlıyor, yorumlarının mantıklı olup olmadığına bakmaksızın. Bu süreçte, okurlar tüm ihtimalleri deniyor ve kendi hikâyelerini yaratıyor. Bir kitabı okumanın doğru veya yanlış yolu yok. Anlatılan, her sayfayı açtığında farklı olabilir. Bence bu, sessiz kitabın bize verebileceği en güzel şey.

Yazarın Kitapları



Gölge
Suzy Lee (Yazan ve Resimleyen), Sima Özkan (Çeviren)



Dalga
Suzy Lee (Yazan ve Resimleyen), Dila Altındiş Balcı (Çeviren)